Evli Komşum Tülay AblaMerhaba Arkadaşlar,İstanbul’da doğmuş, bu şehirde büyümüş, bu şehrin sokaklarında gezmiş, dolaşmış, insanlar tanımış, hovardalıklar yapmış ve ardından da; iş sebebiyle küçük bir sahil kasabasına yerleşmiştim. 3 yıllık bir iş macerasının ardından, içimdeki İstanbul sevdasıyla, tekrardan bu şehre ani bir kararla dönüş yapmıştım. Gidişim kolay olmuştu da, dönüşüm; küçük bir sahil kasabasının ardından bir hayli zorlamıştı beni.İstanbul’un derme çatma bir semtinde 1+1 ev bulmuş, alelacele bu eve yerleşmiştim. Bulunduğum konum İstanbul’un merkezi sayılabilecek bir yer olsa da, aynı zamanda vaktinde gecekonduların var olduğu, mahalle kültürünün hüküm sürmeye devam ettiği bir yerdi. Kentsel dönüşüm, maalesef kültürleri ve insanları dönüştürememişti. Evim giriş kattaydı ve maalesef de balkonum yoktu. Oysa ki, İstanbul’dan giderken, evim bir hayli büyük ve balkonluydu. Hayatım, içimdeki İstanbul sevdası yüzünden saçma sapan bir hal almıştı. Ve ben bunu kendim istemiştim. İstanbul’a alışmaya çalışıyordum. Giderken arkamda bıraktığım o nadide arkadaşlıklar yok olmuştu. Birçok arkadaşım evlenmiş, birçok arkadaşım da benim gibi şehri terk etmiş ve bir çoğu da hayatın akışında kendini kaybetmişti. Yalnızdım! Daha önce de yalnız yaşamıştım, fakat bu sefer kendimi her geçen gün daha yalnız ve içine kapanmış hissediyordum. Bulunduğum apartmanın yarısı aile, yarısı da tek yaşayan insanlardan oluşuyordu. En üst katta Mehmet Amca, eşi Melahat Teyzeyle yaşıyordu. Yaşları da 70’e merdiven dayamıştı. Onların karşısında Nergis Hanım oturuyordu. Eşi birkaç sene önce vefat etmişti. O da bir hayli yaşlıydı. Benim üst katımda Bahar ve Tarık, 4 yaşındaki kızlarıyla kalıyordu. Onların karşısında da yine yaşlı bir çift vardı. Bahar Ablanın altında da ben vardım. Benim karşımda ise, Tülay Hanım çocuklarıyla birlikte yaşıyordu. Apartman yer yer sakin, yer yer ise gürültülüydü. Yaşlılar, seslerden şikayet ediyor; evli olanlar haliyle çocuk sahibi de oldukları için, apartman karışıyordu. Ben ise, kendi halimde; sabah işine Kepez Escort giden, akşam eve gelen bir adam olmuştum. Hafta sonları genelde, ev işleriyle, mutfakla ve çamaşırlarla ilgilenirdim. Bilgisayar başında zaman zaman sohbet sitelerine takılır, genellikle de oyun oynardım. Mehmet Amca ve eşi Melahat Teyze, Nergis Hanım, Bahar Cadısı ve Tarık, zemin katta oturan Ayşe Abla ile şahsen tanışıyordum. Fakat, Tülay Hanım ve eşi, onların karşı komşusu Simge ile bir türlü tanışamamıştık. Tülay Hanım ile arada kapıda denk geliyorduk ama aramızdaki iletişim tamamen Merhaba, İyi Akşamlar ya da Günaydın şeklinde oluyordu.Yine günlerden bir gün, böyle evde boş boş takılırken; canım irmik helvası çekmişti. Dedim ki, bari yapacaksam, adam gibi yapayım da komşularıma da dağıtırım. Üzerime bir şeyler giymiş, markete gitmiş ve dondurma almıştım. Eve geldikten sonra, keyifle mutfağa geçtim; irmik helvasını hazırladım. Tabaklara servis ederken, özenle dondurmaları içine yerleştirdim ve tepsiye koydum. Sonra anahtarımı da alarak, en üstten başlayarak aşağıya doğru dağıtmaya başladım. Mehmet Amca sağ olsun, ne gerek vardı oğlum dediyse de, tatlıyı görünce dayanamadı. Nergis Hanım, teşekkür etti. Bahar cadısıyla aramız açıktı ama yine de lütfen aldı. Tülay Hanım’ın kapısını çalmadan önce, içeriden çocuk sesleri bir hayli yüksek geliyordu. Kalabalık bir aile olduklarını tahmin edebiliyordum. Kapıyı 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu açtı ve Anne bir adam geldi! Diye seslendi içeriye. Annesi geldi kapıya. Merhaba dedim, ben karşı komşunuz, ismim Hakan, dondurmalı irmik helvası yapmıştım, size de getirdim dedim. İlk başta almak istemedi. Garipsedi bu durumu! Sonradan ısrarlarıma dayanamayıp aldı. Böylece ben de kendimi şahsen tanıtmış oldum. Hafta sonu sona ermiş, Pazartesi sendromu ve akabindeki hafta yoğunluğu başlamıştı. Yapmış olduğum işin getirmiş olduğu yoğunluk, stres ve baskı ile yalnızlığım bütünleşince; hayatımda vermiş olduğum kararları sorguluyor ve ne kadar da aptalca bir seçim yaptığımı düşünüyordum. Kepez Escort Bayan Monoton bir hayatın içinde bulmuştum kendimi. Hayatımda ki tek eğlence; haftada 3 gün gittiğim Kürek Kursu ile arada bir katıldığım İngilizce Speaking buluşmalarıydı. Arada sırada orada burada tanıştığım kızlarla geceleri takılıyor, sabah olduğunda yine yalnız kalıyordum. İrmik helvasından sonra, tabaklar dolu ya da boş olarak geri dönmüştü bana. Ahir zaman! Toprak insanları biliyordu nezaketi de, birazcık daha genç kesim; bu nezaketten yoksundu. Melahat Teyze sağ olsun yaprak sarmalarıyla bitti kapımda. Nergis Hanım’da kek yaparak teşekkürünü etmişti. Bütün tabaklar gelmiş, bir tek Tülay Hanım, tabağımı getirmemişti. Vakti yoktur, yoğundur, unutmuştur diyerek geçiştirdim. Evet, gerçekten de unutmuştu(k)! Aradan neredeyse bir ay geçtikten sonra, tabağım içinde böreklerle geri döndü. Kusura bakma Hakan! Hakandı değil mi? diyerek, teşekkür edip verdi tabağımı. Ablacığım dedi: Dünya telaşı, birçok badire atlattım, unutmuşum dedi. Sorun değil, hayat yorucu bir maraton ne zaman ne olacağını bilemiyoruz, asıl ben teşekkür ederim; en sevdiğim böreklerle geldi geri dedim. Kapıda tebessümler akıttık birbirimize karşı. Yalnız yaşıyorsun sanırım, dedi. Ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Belki de beni tanımaya. Evet, dedim. İyi akşamlar diledik ve kabuğumuza çekildik. Günler devam ederken, ben de hiçbir değişiklik yoktu. Karanlığa gömülmüş ruhumla, her şey biraz daha zor geliyordu. İşte böyle bir akşam eve yorgun argın, hafiften de çakır keyif gelmiştim. Bir önceki gecenin uykusuzluğu da cabasıydı. Sıcak suyla bir duş alıp, üzerimi giyip, salonda kanepenin üzerinde uyukluyordum ki, kapı çaldı. Karşı komşumdu kapıdaki. Hakan elektrik işlerinden anlar mısın? dedi. Pek anlamam abla dedim ama sorun nedir? Bizim elektriği kesmişler dedi. Abla dedim, sigortaya mühür vurmuşlardır. Açarız şimdi. Sigorta zemin kattaydı ve iki kat aşağıya inmemiz gerekiyordu. Kapıdaki terlikleri de giyip, şort tişört indim aşağıya uykulu gözlerle. Escort Kepez Kusura bakma ablacığım dedi, seni de uyandırdık galiba. Sorun değil abla dedim, hallederiz şimdi. Kadın başına zor oluyor, bütün evin sorumluluğunu üstlenmek. Dört çocuk var bir de. Hayırdır abla? Abi yok mu? Dedim. Yok dedi. Neden? Diye soracaktım ki, pek oralı olmadı. Sigortanın başına geldiğimiz de, mühür vurulan bir sigorta yoktu. Ama bir dairenin kablosunu sökmüşlerdi. Bu da karşı komşumun ki oluyordu. Abla dedim, senin kabloyu sökmüşler. Ne yapacağız şimdi? Der gibi baktı yüzüme. Gerginliği, üzgünlüğü ve çaresizliği yüzünden okunuyordu. Halledeceğiz abla, rahat ol dedim sen. Nasıl rahat olayım? Baksana, elektriğe kadar kestiler, vicdansızlar diye öfkeyle söylendi. Dur dedim abla! Pense olması lazım bende. Sen bana bırak. Geçmiş senelerde benzer durumlarla birçok defa karşılaşmıştım. Su, Doğal gaz, Elektriğimin kesildiği günler çok oldu. Hepsi nasıl açılır, üç aşağı beş yukarı biliyordum. Abla sen geç istersen eve, ben açtığımda gelirim dedim. Gitmedi. Başımda bekliyordu. Pense ve tornavida aldım, aşağıya indim tekrardan; sigortaların kapalı olduğundan emin oldum. Tornavida ile kabloyu birleştireceğim sigorta kapağını açtım. Pense ile kabloyu tutarak, sigorta kutusunun içindeki yere sabitledikten sonra, vidaları da sıktım. Hayretle beni seyrediyordu. Oldu mu? Diye sordu heyecanla. Deneyeceğiz abla dedim. Güldüm. İnşallah olmuştur. Sigortaları kaldırdım. Abla hadi çıkalım yukarıya, olması lazım dedim. Kapının önüne geldiğimizde, anahtarlarıyla kapıyı açtı ve evdeki ışıkların yandığını görünce, zeytin gözleri de parladı. Hakancığım çok teşekkür ederim ablacığım dedi. Gel bir kahve yapayım sana. Sağ ol abla dedim, yorgunum, yatacağım. Israr ettiyse de kabul etmedim. Gerçekten de gözlerimden uyku akıyordu. Bir başka sefere inşallah dedim. Tam kapıyı kapatıyordum ki, Hakan diye seslendi! Arkamdan. Tülay ben bu arada dedi. Memnun oldum Abla dedim. Ben de diyerek kapıyı kapattık. Ben koşar adım yatağa attım kendimi. Ertesi sabah, geç kaldım korkusu ile uyanıp saate baktığım da saat daha 6’yı gösteriyordu. Enteresan bir şekilde vücudum dinç olarak uyandım. Her sabah yaptığım gibi, kendime bir fincan kahve yaptım, sigaramı yaktım ve kahve eşliğinde içmeye başladım. Gün yeni yeni ağarıyordu.